yeni
popüler
sorular içinde ara
yeni soru sor
son sorular
son cevaplar
kategoriler
  • süslü
  • moda alışveriş
  • kuaför & güzellik merkezi
  • sağlık
  • spor
  • gönül işleri
  • aile arkadaş ilişkileri
  • cinsellik
  • eğitim & kariyer
  • seyahat
  • pet
  • sanat
  • bürokrasi
  • diğer
girdi yaz
medya ekle
  • linki kopyala
  • şikayet et
  • girdiler (16)
  • medya (0)
tarih
oy (güzelinden)

1. çatlayana patlayana kadar yemek. hani bir an gelir sadece öğütücü gibi yersiniz, yemeğin tadını bile almadan hepsini bitirirsiniz. karnınız çoktan doymuştur oysaki. sonrada yüzüstü bile yatamazsınız çünkü göbeğiniz ağrır. hah işte odur.

29 nisan 2017 19:19 29 nisan 2017 19:22

2.  :(

13 haziran 2017 13:58

3. 1 hafta 1,5 hafta gayet sağlıklı besleniyorum. hem de hiç açlık çekmeden. cidden kendimi bir şeylerden mahrum bıraksam derim ki kendimi sıktım sıktım patladı. ama canım da istemiyor. sonra instagram'da gezinirken fit kurabiye tarifi buluyorum ve kendimi koca bir kutu un kurabiyesi ardından 3-5 paket gofret yerken buluyorum. kendime binge eater teşhisi koymak benim işim değil ama bu durum hayat kalitemi aşırı düşürüyor.

13 haziran 2017 23:11


4. Ben bazen yapıyorum bunu. Tabi sonrası ağrı,acı ve hüsran. Ama yemek çok güzel. Özellikle kötü hissederken.

Tanım: tepkisel aşırı yeme bozukluğu

13 haziran 2017 23:14

5. ara sıra yaşadığım, kendimden tiksinmeme sebep olan yeme bozukluğu. bu aralar sık sık yaşamaya başladığım, kafamı sık sık kurcalamasına rağmen kendime engel olamadığım daha sonra mide ağrılarından ve yanmalarından kendime gelemediğim bir semptom. hastalık olabilmesi için haftada 2 kez ve 6 ay süreli olması gerekiyormuş, o aşamaya gelmedim, obez değilim ama yiyip yiyip mide ağrılarına dayanamayıp kustuğum da oldu, sırf mide ağrılarından günlerce hiçbir şey yemediğim de. bu sebeple de obez olmayabilirim bilmiyorum. bu aralar yaşadığım ağır psikolojik bunalım beni buna itiyor sanki. bazen kesin hastayım ben deyip daha çok bunalıma giriyorum. uzun zamandır sağlıklı besleniyordum gayet düzenli bir beslenme alışkanlığı oturttuğumu zannediyordum ama son bir kaç haftadır hiç de böyle değil. sebebini bilmiyorum ama bu beni aşırı mutsuz ediyor.

29 kasım 2017 14:33

6. Kız bende yabancı isim olunca farklı bir şey sandım. Eeee benim her öğünüm bu.

17 aralık 2017 01:48

7. En lanet yeme düzenidir,tabii buna düzen denirse...

Bende bu şu şekilde oldu:eskiden baya kiloluydum öğünlerim normaldi hatta o kiloda birinden çok daha fazla yemesini beklersiniz.ama aburcubur yerdim,ee hareket de yok dolayisiyla her yıl en az 2 kilo alırdım ama öyle her gün deli gibi aburcubur yeme olayım falan yoktu,zaten eve de şuanki kadar girmezdi.

Sonra 20 kilo verdim ve son 5 aydır falan bende binge eating başladı çünkü 5 ay önce bu "ay nasıl olsa bir kerelik yani,istediğim kadar abur cubur yiyim"diye başladı ve araya psikolojik sorunlarda eklenince bu "sadece bir kere"ile kalmadı.şimdi evde kek yapıldıysa tüm tepsiyi yiyorum,dışardan aburcubur geldiyse hepsini ben bitiriyorum,boş duramıyorum.tadı kotu olan şeyleri bile sadece abur cubur diye yiyorum.midem bulanana kadar ve sonrasında da devam ediyor, eskiden bir yılda aldığım kiloyu simdi 5 ayda 2 katı şeklinde alıyorum.ara ara düzeltiyorum beslenmemi bir kaç kilo veriyorum sonra tekrar alıyorum.kısır döngü yani.

17 aralık 2017 09:51


8. yeme bozukluklarının en az bilineni

tıkınırcasına yemek veya tepkisel yeme bozukluğu olarak adlandırıldığını bir süre önce öğrendim. eksisözlükte konunun minimum trol içeren bir başlığı mevcut ve oldukça dayanaklı bilgiler içeriyor  buyurun.

herşeyi derli toplu özetleyen bir alıntıyla başlayayım

"ancak bazen tek başına da görülebilen bir sendromdur tıkınırcasına yemek yemek. yani kişi yer, yer, yer, yer. iğrenir, yer. midesi bulanır, yer. kendinden nefret eder, yer. ne yaptığını sorgular, yer. cevap bulamaz, yer ve sonunda durur. öylece durur, bir anoreksik ya da blumik gibi kusmayı ya da laksetif alıp bağırsaklarını boşaltmayı denemez. belki aklından şöyle bir geçirir ama öyle yoğun bir istek duymaz.

kendinizi mutsuz hissettiğinizde yemek yiyerek keyif bulmaktan biraz farklı bir durum maalesef. yedikçe keyif değil kalorilerle beraber bünyeme bir de agresyon yüklediğim bir eylem bu. kendime, hayatıma, aileme, seçimlerime, başarısızlığıma, bedenime, herşeye bir agresyon hali ve sonunda da hepsine zarar verme amacıyla daha da çok tıkınmak. kendine vücudunun artık kabul etmek istemediği kadar çok besini, hem de hiç bir keyif amacı gütmeden tıkmak. en acıklısı da "kiloma biraz dikkat edeyim" deyip önünüze çıkan gerçekten sevdiğiniz leziz yemekleri yemeyip, bir kaç saat sonra gelen atakla; günlerdir birileri üşendiği için çöpe gitmemiş artıkları mideniz isyan etse de yemek borusundan yolculuğa uğurlamaktır."

tıkınırcasına yeme bozukluğu herkeste farklı nedenlerden tetiklenebilir. kendi hikayemden bahsedecek olursam benim ataklarım kendimi çok yanlız hissettiğimde veya zayıflamaya başladığımda artıyor. ironik değil mi zayıflamaya başladığımda ve etrafımdan ne kadar zayıflamışsın gibi şeyleri duydugumda korkuya kapılıyorum çünkü hayatımın en zor şeylerini en zayıf ve cevremin deyimiyle "en güzel" olduğum zamanlarda yaşadım.

her bozukluk gibi bunun da tekrarlanır olması bir bozukluk yaşadığınıza delalet. 6 ay içerisinde her hafta en az iki kez atakları yaşıyor olmanız bozukluktan muzdarip olduğunuz şeklinde yorumlanıyor. ben 4 yıldır her hafta en az 5 kere bu atakları yaşıyorum.

çevremden aldığım bitmek tükenmek bilmeyen kilo ver, zayıfla, az ye, posiyon küçült, kendine hakim ol, iradeli ol ot bok tavsiyelerini artık duymamak için bir dönem insanlara kibarca bir bozuklukla mücadele ettiğimi söyledim. neredeyse tamamı yüksek lisans üstü eğitime sahip olan çevrem ise yemek yenen bir yeme bozukluğu olamayacağı, çok yiyorsan iradesiz şişko olmaktan başka açıklaması olmayacağı konusunda hem fikir. bu insanlardan uzaklaştım.

beynimin kontrol edebildiğim ve edemediğim kısmı hunharca savaşırken, dışarıdan görünen kısım kilo aldığım olduğu için, istisnasız herkes bu konuda bana fikir beyan edip akıl veriyor. özellikle bu konuda konusmaktan kacındığımı hem sözlü hem de beden diliyle aktarıyor olmama rağmen bundan kurtulamıyorum. 3 aydır salata ve yogurt dısında hiçbirey yemeyip 13 kilo veren, agzı burnu yara içinde kalmış, baş dönmesi yüzünden doktor doktor gezen ve her doktorun beslenme yetersizliği teşhisi koyduğu iş arkadasım bana saglıklı yasam ahkamı kesiyor. çünkü şişman insan kilosu ile ilgili kesilen ahkamları dinlemek zorundadır gibi bir kanun var sanırım ve ben bunu birtek ben bilmiyorum. bu insanları yok saymaya calısıyorum ve kısmen basarabildim.

çevremde istisnasız herkes kilosundan şikayetçi. 50 kilo olan 47 istiyor, 90 olan 75. elbette herkes kendisini en mutlu hissettiği sağlıklı kiloda olsun, keşke ben de olabilsem. ama her zayıflamaya karar veren benimle sürekli ve sadece bunu konusmasın. beni ortak etmeye calısmasın hatta zorlamasın. öğle yemeğinde aldığım elmaya bakıp "hımm sen de şekeri kesmelisin bence" demesin. "hala yemeğin patateslerini mi yiyosaaannn" diye karısmasın. kendisi ne halt yiyorsa ya da yemiyorsa keyfi bilsin ama bana bulaşmasın.

bunun bir de sahte dert ortaklığı durumu var. 1.70 boyla 55 kilodan 57'ye cıkmış olan solugu sizin yanınızda alıyor "ehüehhaoehehe cok kilo aldım yeaaa" diye. çünkü şişmansınız ve onu en iyi siz anlarsınız. alt metni tabi ki bambaşka; 2 kilo almış minnoşu hala çok "zayıf ve güzel" olduğuna ikna etmelisiniz, siz bunu yaparken o kendisi ile sizi karşılaştırıp rahatlamalı. ve siz onu dinlemek istemediğinizi belirtmemelisiniz yoksa "kıskanıyorsum kızaaaam"dan tutun "XXX son zamanlarda çok sorunlu"ya kadar pek çok geri bildirime maruz kalabilirsiniz.

ilk söylemem gereken sona kaldı ama biraz iç döktüm, sürç-ü lisan ettiysem affola.

biraz okuyup araştırdıktan sonra "tekrarlayan" böyle bir sıkıntınız olduğunu düşünüyorsanız lütfen yardım almayı değerlendirin. yalnız olmadığınızı unutmayın ve kendinizi daha iyi bir hayata hazırlamak için sadece kendinize odaklanın

13 haziran 2018 11:36

9. Normalde tüketilemeyecek miktardaki yiyeceklerin dakikalar içinde yenilmesi. Bazı durumlarda sonu bu yiyecekleri çıkarmayla biter.

Tam olarak pençesinde değilim, ama başlangıcında olduğumu hissediyorum.

10 ayda 26 kilo verdiğim bir anoreksiya döneminden geçtim, daha sonra zorla yedirilmeler sonucu bulimiaya dönüştü bu durum ve şimdi de binge eatinge çevirdi. 

Bunu saklıyordum aslında ama saklamayacağım artık, yiyeceklerle ciddi manada sorunum var.

Binge eating öyle bir şey ki, sadece yiyorsunuz. Düşünmeden sadece saatlerce yiyorsunuz. Doyma duygusu falan yok. Rahatlayana kadar yiyorsunuz. İğrenç bir şey gerçekten.

En kötüsü midenin büyümesi.

Nasıl tedavi edilir? Yeme bozuklukları psikolojikmiş zaten, dolayısıyla yardım almak gerekir.

Her yeme bozukluğundan muzdarip insan olarak ben de yardım almayı reddediyorum çünkü aslında nasıl çözeceğimi biliyorum ve eğer tanı konulursa kendimi daha da dibe çekeceğim ve hastalık bahanesine sığınacağım vb. düşünceler içerisindeyim. 

24 temmuz 2018 23:29

10. kendimi bildim bileli boğuştuğum, hayatımın sonuna kadar da bu şekilde gideceğini tahmin ettiğim yeme bozukluğu. binge eater sağlıklı hatta gerekenin altında bir kiloda da olabilir. bazı zamanlarda kendini bu eylemi yapmaktan alıkoyabilse de, bir madde bağımlısı gibi sürekli yiyecek düşünmek, bu yüzden agresif olmak-mod değişimleri yaşamak, withdrawal yaşamak da getirdiklerinden.

bu öyle bir illettir ki bir hafta önceden kararlaştırılan planı son gün iptal edersiniz, çünkü o son güne kadar yediğiniz şeker-karbonhidrat-sodyum yüzünden yüzünüz ve vücudunuz delicesine şişmiştir. partnerinizden/birlikte yaşadığınız insanlardan bitmiş yiyecek kutuları saklarsınız, onlar fark etmeden markete gidip tekrar yiyecek depolarsınız çünkü onların kendileri için aldığı şeyleri de bitirmişsinizdir. yemek söylediğiniz app'i açıp geçmişe baktığınızda rahatsız olursunuz çünkü maaşınızın büyük bir kısmı oraya gitmiştir. gece 12'den önce yediğiniz şeyleri saymazsınız çünkü sabah yeni bir güne başlayacak ve kendinize hakim olacaksınızdır. hiç gerçekleşmez.

şimdi benim rahatsız olduğum bir nokta var: bu yeme bozukluğu aşırı yaygın. bu platformda da birçok kadın aynı sıkıntıları yaşıyor. ancak konuşmuyoruz. yaşadığımız sıkıntıları tartışmıyoruz. ben başlığa girmeden önce sandım ki yüz+ tane girdi çıkacak. 10 tane. imkansız ya. neden yeme bozukluğu konuşulduğunda akıllarımıza halen anoreksiya dışında bir şey gelmiyor? vallahi bu bozukluk insanın kendine yapabileceği en kötü şeylerden biri, kesinlikle daha çok teşhir gerek.

her gün -haklı olarak- kadınların üzerindeki baskıyı, idealize edilen görüntüyü, tek tipleşmeyi tartışıyoruz. kimseye model vücudu borcumuz yok, o görüntüye ulaşmak için de fad diyet yapacak halde değiliz. ancak spektrumun bir tarafına çok fazla kaydık ve diğeri gözden kaçtı gibi geliyor. devir duyguların gerçekliğin önüne geçtiği (bkz: post-truth world) devri, artık kilo-sağlık-özeleştiri üçgenini tartışırken birkaç kez düşünüp konuşabiliyoruz. bir örnek vereyim: sevdiğiniz bir insan size "gereğinden az yediğini düşünüyorum, senin için endişeleniyorum" ya da "gereğinden fazla yediğini düşünüyorum, senin için endişeleniyorum" dediğinde verdiğiniz tepkiler aynı mı olur? ben cevaplayayım, aynı olmaz.

sanırım kadın olarak dış görünüşe verdiğimiz muazzam önem, bunun getirdiği baskı, ve bu yüzden dış görünüşün iç değer ile birbirine geçmesi ile beraber eğer gereğinden fazla yiyorsak bu kesinlikle kabullenmesi zor bir konu haline geliyor. açın bakın "kilo vermek isteyenlere tavsiyeler" başlığına; girdilerin %94'ü "bir hastalığınız olabilir......." ile başlıyor. kilo aldıysak kesin altta yatan bir neden var, hastalık var, vs. var. açık açık "yaktığından fazlasını yeme" demek zorlaşıyor. bir de şöyle bir şey var; evet hastalıklar geçerli sebeplerdir, ancak birçoğu zaten bizim yeme düzenimizin bozukluğuyla beraber başlıyor. insülin direnci yüzünden kilo aldım/veremiyorum, e tamam da zaten en başta insülin direncimin başlama sebebi hayatımı karbonhidrat ile idame ettirmem. :d pcos kilo alıp hareket etmedikçe daha çok kötüleşiyor, e kötüleştikçe kilo vermek zorlaşıyor, kısır döngü. bir noktada sorumluluğu kendi elimize almamız gerekiyor.

bu yeme konusunda erkek/kadın arasındaki fark hep ilginç gelmiştir bana. zira erkeklerin çoğu bu durumda gereğinden fazla yedikleri için kilo aldıklarını kabul ediyorlar. bizim "fazla yemek" ile ilişkilendirdiğimiz suçluluk-saklama hissi onlarda daha az.

konudan saptım, benim binge eating'i anlamak üzerine en çok yardımını gördüğüm şey (bkz: brain over binge) adlı kitaptır. yıllarca binge eating ve bulimia ile boğuşan yazar çözümü nasıl kendi kendine bulduğunu anlatıyor. yazarın savını özetlemem gerekirse: binge eating, genelde yapılan kısıtlayıcı bir diyet ile başlıyor. evrimin getirmiş olduğu karbonhidratlı-şekerli-yağlı yiyecekleri tüketme isteği higher brain ve lower brain arasında sürekli bir çekişme konusu, ve en sonunda kişi dayanamayıp isteklerine yeniliyor. bu noktada istediğimiz şeyi istediğimiz miktarda yemek beyne dopamin salgılatıyor. (bkz: neuroplasticity) sayesinde hemen bu yeni alışkanlığı öğreniyor, daha sık aralıklarla, daha çok dopamin arıyoruz. üst beyin her ne kadar durumun farkında olsa da, alt beyin kurulmuş alışkanlığın avantajını kullanıyor. bu yazar binge eating'in hayatımızın başka kısımlarındaki eksikliğin/ruhsal problemlerin/vs. sonucu olduğuna inanmıyor. bunu da kanıtlamak için amerika'da binge eating bozukluğu yaşayanlara yazılan, beynin gaba ve dopamin reseptörlerini etkileyen bir ilacı kullanıyor. ilacı kullandığı süre boyunca, hayatındaki sorunlar aynı şekilde devam etse de, binge eating tamamen kesiliyor. "hayatımın sonuna kadar ilaç kullanacak değilim" diye ilacı bırakıp, beyin ve binge eating arasındaki ilişkiye yoğunlaşıyor.

yazarın açıklaması bana oldukça mantıklı geliyor zira ben hayatımın felaket olduğu dönemlerde de, mükemmel olduğu dönemlerde de bu illetten çektim. mutsuz olmak, mutlu olmak, depresif olmak, sıkılmış olmak... ruh halinden bağımsız binge eating hep burada. bunun yanı sıra "altındaki sıkıntıları aşmalısın" tavsiyesi bana doğru gelmiyor. hayatımızda hiçbir şekilde çözülmeyecek sorunlar da var, ben ruh halimden bağımsız olarak bir sonuca ulaşmak istiyorum. ki düşündüğümde binge eating benim için hep şu şekilde başlıyor: karbonhidrat ve şekerden uzak durduğum bir süre geçmiştir, artık eskisi gibi dürtü yoktur. "eh ben bu işi çözdüm" diyerek keto dışı bir şey yerim. iki saat sonra tekrar acıkırım, daha fazla şeker tüketme dürtüsü gelir. dayanamayıp devam ederim, bu suçluluk yaratır. suçluluk ile daha kötü hissederim. dürtü iyice artar, ve bingo kendimden geçmişimdir. istisnasız her zaman böyle. başka bir şeyi suçlayamam.

işte bu yüzden bazı insanların gerçekten şekerden ve karbonhidrattan bir bağımlı gibi kaçınması gerekiyor. sonra karbonhidrat ağırlıklı diyet-yaşam biçimlerine eleştiri getirmeye çalıştığınızda "başka insanların seçimlerine saygı duy" denerek tartışmaya ket vuruluyor ancak herkesin tip 2 diyabet ve insülin direnci ile gezdiği bir dünyada bırakın birkaç şüphemiz olsun. ben de isterdim badem sütlü, muzlu yulaflar yemek, smoothieler acai bowllar ile a e s t h e t i c s yaratmak ancak hayatlar bol tereyağlı üç yumurta.

3 mart 2019 01:43

ilginizi çekebilecek benzer başlıklar